1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Konya Barosu Organ Seçimleri Üzerine!
Konya Barosu Organ Seçimleri Üzerine!

Konya Barosu Organ Seçimleri Üzerine!

Sitemiz Hukuk Danışmanı Av. Mehmet Arık, Konya Barosu seçimlerini değerlendirdi.

A+A-

Konya Barosu’nun 2020 yılında yapılması gereken organ seçimleri pandemi nedeniyle 03-04 Temmuz 2021 günü yapıldı.

Seçime Vefa, Birlik, İlke ve Demokrat avukatlar grubu olma üzere dört grup katıldı.

Gruplar kendi stratejileri doğrultusunda çalışmalarını, projelerini, avukatların hakları ile ilgili düşüncelerini meslektaşlarıyla paylaştılar. Mevcut baro yönetiminde bulunan Vefa Grubu başkanlığı, yönetimde 9, disiplinde tamamı, denetlemede tamamı ve barolar birliği delege seçiminde ise 1 üyeyi kazanarak bu seçimde meslektaşlarına kendilerini en iyi ifade eden grup olduğunu göstermiş oldu.

Seçimlerde en dikkatimi çeken Güneş Gül'ün bir ilçeden ve hem de sol listeden aday olmasına rağmen başkan olan Mustafa Aladağ kadar oy toplaması oldu.

Sermet Öten'in de listede yer alması bana göre sürpriz değildi. 

Bunun dışında yapacağım değerlendirmeler tamamen kişisel düşüncelerim olup hiçbir grubu bağlamamaktadır. 

Bu seçimde daha önce ortak hareket ettikleri İlke grubuyla yollarını ayırmalarına rağmen mevcut yönetimin başarısını takdir etmek gerekir. 

Mevcut yönetimle yollarını ayıran ve buna rağmen azımsanamayacak derecede oy olan Murat Çiçek'i cesaretinden ve bu başarısından dolayı takdir etmek gerekir. 

Demokrat avukatlar grubu, Ramazan Fahri Ercan ile de sonuca etkili bir çıkış yapamadılar. Ancak delege seçimlerinde iki ve yönetim kurulunda bir üye ile en azından "Baroda biz de varız" dediler.

Birlik Grubu adıyla seçimlerde muhafazakar kanadı temsil eden Fatih Ruşen'i de tebrik ederim. Aldığı oyun bir önemi yoktur. Azmi, gayreti ve yılmaz enerjisi ile grubu temsil etme liyakatini fazlasıyla göstermiştir.

Seçim sonuçlarının analizine gelince: 

Genelde Konya Barosu’nda solcular ve sağcılar olarak seçime girilirdi. İlk defa sağcılar grubu ikiye bölünmüş ve Mevlüt Yaman'ın başkan adayı olduğu dindar kesim ayrı bir liste çıkarmıştır. Aldığı sonuçlar da azımsanamayacak derecededir. Sağcı grup ile dindar kesim tekrar ittifak etmişler ve Abdullah Akçay başkanlığında seçime girmişler ve seçimde sol grubun etkisini kırarak muhafazakar kesimin baroda söz sahibi olmasını sağlamışlardır.  Yalnız Abdullah Akçay ve arkadaşlarının özellikle başörtülü avukatlarla ilgili vermiş olduğu sözleri yerine getirmemesi nedeniyle bu grup da dağılmış yeniden üçlü listeler halinde seçime girilmiştir.

Hasip Şenalp ile dindar kesim ilk defa bütün organlarda sonuca gitmişler ve Hasip Şenalp'in ardından Fevzi Kayacan'la devam etmişlerdir. 

15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sonrasında dindar kesim Fevzi Kayacan'ın FETÖcü olduğu gerekçesiyle avukatlar arasında ciddi tartışmalar olmuş, bu tartışmalar nedeniyle bazı sıkıntılar yaşanmıştır. Bu sıkıntılar üzerine 15 Temmuz sonrası yapılan ilk seçimde mevcut yönetim kazanmış ve kazanımlarını devam ettirmişlerdir.

Baro yönetiminde ağırlığı olan dindar kesimin de belli grupların birlikte hareket ettiği ve sonuca etkili belirlemenin HUDER tarafından yapıldığı bilinen bir gerçekliktir. Bu noktadan hareketle HUDER'in belirleyici olduğu bir listenin başarılı olamamasının sonuçlarını nasıl okumamız gerekir?

1)Siyasi İktidarla Özdeş Görünmekten Kaynaklanan Sorunlar:

Yaklaşık 20 yıldır ülke yönetiminde hakim olan siyasi bir hareket olan AKPARTİ'nin ülke siyasetinde etkili olan atraksiyonlarının avukatlar üzerinde bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Ülke halkı muhalefetin güçlü olmaması nedeniyle zorunlu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a "Reis" demektedir. Ama avukatlar için ciddi çalışmalar yapan gruplar ve etkili çalışmalar siyasi iktidarın avukatlar arasında da aynı şekilde etkili olmadığını göstermektedir. Özellikle birden fazla baro kurulması ile ilgili avukatları aydınlatacak ciddi argümanları yoktur. Barolar Birliği’nin etkinliğini azaltmak için yapılan bu değişiklik avukatlara çok da etki etmemiştir. Bu anlamda Birlik Grubu da bu etkinin negatif tarafında yer alması nedeniyle ciddi bir kayıp yaşamıştır.

2) Siyasi İktidarın Hataları Ya da Kötü Yönetiminden Kaynaklanan Sorunlar:

Yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan siyasi iktidarı desteklemesi nedeniyle HUDER tarafından etkili bir şekilde belirlenen listenin kazanamamasının bir nedeni de iktidarın yapmış olduğu hukuksal düzenlemeler, hukuk fakültelerinin sayısının çoğalması, iş alanının daralması, iktidarın kendi düşüncesinden olan derneklerin görüşlerine başvurmadan yasal düzenlemeler yapması, toplumsal anlamda bazı sözleşmelerin hem halka hem de avukatlara izahının yapılamaması, kadın cinayetlerini azaltma adına aile kurumunun köküne dinamit konulması, AKPARTİ Kadın Kolları’nın İslam düşmanı hiç kimse hakkında toplu suç duyurusunda bulunmazken Dilipak hakkında suç duyurusunda bulunması gibi sebepler iktidara olan güvenin azalmasına ve haliyle HUDER’in etkili olduğu listenin de başarılı olmamasına neden olmuştur.

3) Ekonomi Yönetiminin Getirdiği Sıkıntılar:

İktidarın almış olduğu ekonomik tedbirler çok da başarılı olamadı. 2016 yılında 1,5 olan dolar kuru 8,5 düzeylerini gördü. 5 yıl içinde bu kadar fakirleşme hem toplumu hem de avukatları ciddi anlamda sıkıntıya soktu. Bunun yanında yapısal değişiklikler yerine ihale ve yap işlet devret yoluyla yapılan yatırımlar ve iktidar yakınlarının aşırı zenginleşmeleri de haklı bir şüphenin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu durumda iktidara güvenin ve dolayısıyla iktidarın destekçisi olduğu düşünülen bütün yapılara güvenin azalmasına neden oldu. HUDER de bu tepkiden nasibini almış oldu.

4) Etkili Bir Çalışma Proğramının Ortaya Konulamaması:

Fahri Ercan 320 oy alırken aynı listeden Güneş Gül'ün 1084 oy alması, yine Sermet Öten'in 785 oy alması iyi bir tanıtımın, ciddi bir iletişimin olmadığını net olarak ortaya koymuştur. Örneğin Güneş Gül hanım hem mesaj göndermiş ve hem de bütün avukatlarla telefonla birebir konuşmuştur. Birçok avukat Güneş Gül'ü hiç tanımadan ve görmeden oy vermiştir. Masa başı çalışmaların ve sosyal medyadan sadece mesaj yüklemenin etkisinin olmadığını göstermesi açısından önemlidir. Bu durum ciddi bir iletişim eksikliğini göstermektedir. Her seçimde "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" ütopyasından kurtulmak gerekir.

5) Bilinme ve Tanınma Unsuru Gözetilmemiştir:

Liste hazırlanırken özellikle aynı kişilerin listeye yazılması ve tanınırlıklarının sağlanması gerekirken sürekli liste değişikliği yapmak ve tanınmayan simalarla seçime girmek de sonuçlara etkili olmuştur. Örneğin Sait Akdağ'ın her seçimde isminin olması nedeniyle yüksek oy alması bu durumu net bir şekilde göstermektedir.

6) Çalışmalarda Birebir Çalışma Şekli Gözden Kaçırılmıştır:

HUDER yönetiminin ve seçimlerde çalışan kişilerin yapması gereken en önemli çalışmalardan birinin de mesleğe yeni başlayan avukatların ziyaret edilmemesi, HUDER'in bir yerinin olmaması, meslekte duayen olan avukatların görüşlerinin sorulmaması gibi hususlar da seçimin sonuçlarına tesir etmiştir.

7) Adalet Kurumuna Güvenin Azalması:

Etkili hukuksal düzenlemelerin olmaması, avukatların Adliyede gerekli itibarı görmemeleri, hakimlerin yetersizliği, duruşmaların sudan sebeplerle uzatılması, davaların uzun yıllar devam etmesi, avukatların iş alanlarının bana göre gerekli olmayan uzlaşma ve arabuluculuk gibi kurumlarla daraltılması gibi nedenler de seçimlere etki etmektedir.

Bu yazdığım şeyler nedeniyle üyesi olmaktan gurur duyduğum gerek HUDER Hukuki Araştırmalar Derneği ve gerekse seçime bizzat katılan Birlik Grubu üyelerini haksız eleştirdiğim düşünülmesin. Bu yazının amacı yakın bir zamanda yeniden yapılacak olan baro seçimlerine bir ön hazırlık olmasıdır. Seçim sonuçlarını iyi okumak ve hataları gözden geçirmek gerekir.

Av. Mehmet Arık

Önceki ve Sonraki Haberler