1. YAZARLAR

  2. Doğan Hisar

  3. Erdoğan'ın rektör tercihleri kumaşa yama vurmak gibi!
Doğan Hisar

Doğan Hisar

Yazarın Tüm Yazıları >

Erdoğan'ın rektör tercihleri kumaşa yama vurmak gibi!

A+A-

Ahmet Şükrü Kılıç’ın “Boğaziçi'nde akademik örgütlenmenin kovanına çomak sokuldu!” başlıklı yazısını okumanızı, sonra da diğer üniversitelerin akademik kadro yapılanmalarını ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın üniversitelere atadığı rektörlerin vizyonunu değerlendirmenizi istiyorum.

Devlet kendi üniversitelerinde Boğaziçi Üniversitesi gibi bir prestij ve organizasyon sağlamalıdır.

Erdoğan bir şekilde geçmiş dönemlerde belediyede, özel sektörde, devlet kurumlarında omuzuna dokunan kişileri üniversitelerin başına taşıyor ya da kendine yakın arkadaşlarının oluşturdukları referanslarla rektör tercihlerinde bulunuyor, bu yaklaşım baştan sona yanlıştır.

Kişilerin vatanseverliği hususunda bir şüphe taşımamakla birlikte bu kişilerin birçoğunun vatandan çok kendilerine fayda sağlayacak koltukları işgal etmesi en azından beni yaralıyor.

Üniversiteler birilerinin özlük haklarını artıran ya da rektörlükten emekli olmalarını sağlayan kurumlar olamaz, üniversite yöneticilerinin akademik ufukları kadar, eğitim ufukları ve yönetim kabiliyetleri de olmak zorundadır. Üniversitelerimiz insan yetiştiren, kaliteli insan üreten fabrikalar olmalıdır. Kendi işyerlerimize atadığımız ceolar kadar üniversitelere atanan rektörlerin de iş kabiliyeti ve iş yaptırabilme kabiliyeti olmalıdır.

Rektörlerin siyasi görüşlerine göre tercih edilmeleri yeni değildir, geçmiş yıllarda da öyleydi şimdi de öyle. Nasıl bir siyasi tercih ki, aynı siyasi düşünceyi taşıyan rektörün yerine bir başka rektör atandığında hemen bütün idari kadrolar değişmektedir.

Demek ki siyasi görüşün bir gelenek oluşturması da istenmemekte, her gelen bir önceki yapılanmayı tırpanlayarak kendi kadrosunu kurmakta, gün be gün siyasette olduğu gibi akademide de küskünler ordusu artırılmaktadır.

Bir rektörün kendi kadrosunu oluşturması kadar doğal bir şey olamaz, vurgulamak istediğim siyasi kadrolaşmanın yerini atananın kadro hareketine dönüştürme isteğidir.

Üniversitelere rektörlük için müracaat edenlere bakıldığında içlerinde çok kaliteli, organizasyon kabiliyeti yüksek kişiler olduğu da görülmektedir. O kabiliyetlerin yerine kişisel yakınlıkların tercih edilecek duruma gelmesi, kendini gösteren isimlerle kıyaslanabilmekte, tercihlerin sorgulanması da yapılabilmektedir.

Nasıl ki yeni kurulan dekanlıklar kendi bölümlerinde nitelikli hoca arayışına girebiliyorsa, YÖK başta olmak üzere, siyasiler, sivil toplum örgütleri kendi şehirlerindeki üniversitelerin kalitesinin artırılmasında tercih yoklamaları yapabilmelidir, gerektiğinde müracaatı olmayan bir akademisyene bile rektörlük teklifi götürülebilmelidir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ve yakın çevresinin dertleneceği şeyler üniversitelerimizin kalitesini artırmak olmalıdır, oralara kimlerin atanacağı değil!

Sadece rektör olarak atananların kendi hazırladıkları özgeçmişlere baksanız bile ne demek istediğim anlaşılacaktır!

Önceki ve Sonraki Yazılar