1. YAZARLAR

  2. Alper Mikdat Akıncı

  3. Milletin vekili olmak mı, milletvekili olmak mı?
Alper Mikdat Akıncı

Alper Mikdat Akıncı

Yazarın Tüm Yazıları >

Milletin vekili olmak mı, milletvekili olmak mı?

A+A-

Milletin vekili olmak her şeyden zordur, belki de en kolayı milletvekili olmaktır.

Milletvekili olmanın yolu bellidir, bir siyasi yapının kurallarına uygun hareket ettiğinizde, siyasi kanaat önderleriyle yakın ilişki kurduğunuzda, onların suyuna gittiğinizde suyun başına taşınmanız kolaydır.

Bunların hepsini yerine getirdiğiniz halde bir şey olamıyorsanız, o sizin siyasi amelleri yerine getirmenizle ilgi değildir, sıralamaya giremeyen bir karakter eksikliği vardır.

Bütün siyasi imtiyazların insanın şahsiyetinden kopardığı parçalar vardır, bu parçalar koparıldıkça siyasette önünüz açılır.

Siyasetin içinde yer alan hiç kimse kendisi kalamaz. Kalanlar da siyasetten dışlanır, çünkü siyasetin dengeler kuralı vardır, siyaset kendi kabuğunun kırılmasına müsaade etmez.

Son yıllarda Abdulhamid ve Erdoğan benzerliği üzerinden Osmanlı’nın yıkılışına atıflar yapılarak, hainler sıralanmaktadır.

Hainler olarak isimlendirilebilecek kişiler de tepki çekeceği için koruma altına alınabilmektedir.

Kimin hain olduğuna dair sonuç cümleleri kurmak elbette ki haksızlık olacaktır, hainlik kadar riyaset gafleti bizim siyasi tarihimizde muteber bir sorgulama mecrasına taşınamamıştır.

İsimleri sıralayarak sevenlerini üzmeyeceğim, kimse sağlam bir iradeye, kavi bir imana sahip değildir, insanların izzet-i nefsine dokunduğunuzda en olmadık yerlerde nefes almaya, kendilerine nefes verenlerin bile nefeslerini kesmek için çirkin bir mücadeleye başlar.

Sürekli Abdulhamid üzerinden yapılan uyarılar nedense Abdulhamid makamında olan kişilere yapılmıyor, “Abdulhamid bile bu davranışlarının kurbanı oldu, kendine gel” deme cesaretinde bulunmuyor. Bazı davranışlar, bazı tercihler insanı makamından etmez sadece, kaybedilen vatan toprakları da olur.

Türkiye en büyük büyümeyi devlet olma kıvamında yakalamıştır, bu büyümeyi büyüklük taslayanlar küçültecektir, onca emeği sonradan görmelerin, sonradan yetki sahibi olanların zevzekliklerine kurban veremeyiz.

Yoldan ayrılanlar, yoldan çıkanlar, yoldan çıkarılanlar bizim için çok endişe verici bir eksikliğimiz değildir, esas yolda yürüyenlere verilmesi gereken değerlerin verilmemesi eksikliktir.

Bıldırcın eti ve kudret helvasıyla beslenen halk bile soğan ve sarımsak isteyebilmektedir, dünyanın en konforlu hayatını dahi insana sunmuş olsanız o insan kendine bahşedilen imkanları bir süre sonra kendi hakkı olarak görür, insanı birleştiren güç sadece ona tanınan imkanlar değildir, insanı yoklukta bile bir birine bağlayan gönül bağıdır.

Gönül slogan olarak kullanılmaz, kullanılmaya başladığında HDP’nin barış, CHP’nin halk kavramları sığlığına düşer, gönül gönülde yaşar, “Kalp kırmanın Kabe’yi yıkmaktan daha kötü olduğuna” inanan insan, gönül inşa eder; kimseyi küçük görmediği gibi, onun ezilen hakları kadar ezilmiş şahsiyetini ayağa kaldırır.

Toplumun en alt kesimi paylaşılan her şeyin karşılığını millete verir, üst sınıflar verilen bütün imkanları daha çok kurulu düzenleri için harcar, halkın her kesimi siyasetin içinde yer almalıdır, en çok standartlarını koruyan kişiler siyasette varlık bulmalıdır.

Erdoğan bu yapıyı kuracak kudrete erişmiştir, demokratik bir yolla insanların siyasette yer edinmesi şu aşamada mümkün değildir ama adalet, vicdan ve akıl taşıyan idareci eliyle bu sayı en az üçte bir kadar meclise taşınabilmelidir.

Erdoğan millet iradesini meclise taşıyan mı olacak, milletin iradesini örseleyenleri taşıyan mı olacak göreceğiz.

Millet kendi vekilini bulduğunda bütün sorunlar çözülür, çünkü hayatın her alanında milletin kendi yaptırımı başlar. Fiyat artışlarına da millet müdahale eder, paranın değerini de millet koruma altına alır!

 

https://twitter.com/ahmetsukrukilic

 

Önceki ve Sonraki Yazılar