1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. Erdoğan ve Bahçeli’ye rağmen Cumhur İttifakı’nın yanında yer almalıyız!
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Erdoğan ve Bahçeli’ye rağmen Cumhur İttifakı’nın yanında yer almalıyız!

A+A-

Cumhur İttifakı birçok tartışmayı içinde barındırabilir.

Maalesef Cumhur İttifakı milletin sesine kulaklarını tıkamış durumda, milletin istediği kişileri değil de kendi bildiklerini okuyan insan tercihlerini millete dayatmaya devam ediyorlar.

Aklınıza gelen/gelebilecek bütün eleştirileri üst üste koyduğunuzda dahi zillet ittifakının niyetiyle Cumhur İttifakı’nın insan tercihlerini kıyaslayamayız.

Gönül ister ki gerçekten gönül belediyeciliği sloganı gönül vekilliği ve gönül devletçiliği seviyesinde karşılık bulan bir samimiyete kavuşsun!

Farzedin ki Cumhur İttifakı ülke yönetiminden elini ayağını çekti, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin hamiliğine soyunan ve onlarla iş tutan CHP ve diğer partilerin ittifakı ülkemizi yönetecek olsa bırakın ekonomiyi ülke parsellenecek duruma gelir!

Cumhuriyet’in kuruluşundan buyana Amerika, İngiltere ve emperyalist ülkelerin el attığı insanların nasıl devlet yönetimine taşındıklarını bilmeyenimiz kalmadı. Daha bundan 10 yıl önce MİT’in içinde resmi CIA ve MOSSAD masalarının olduğunu da biliyoruz. Devlet yönetimi AK Parti’nin uzun süreli iktidarıyla bir temizlenme istikrarı yakalamıştır.

Onlarca yıl devleti seçilenler değil atananlar ve yüksek kurullar yönetmiştir. Millet iradesinin kendine nefes aldıracak duruma gelmesi bizlere büyük bedeller ödetmiştir.

Türkiye’nin kalkınmasını, kendi iradesiyle yönetim kararlılığını elbette ki bugüne kadar belirleyici olan güç ve odaklar istemeyecektir.

Bizler sağcı-solcu, şucu-bucu olarak değil, siyasetin yerli ve kendi iradelerimizle hareket etmesine ivme kazandıran bireyler olmak zorundayız.

Sol’un devlet, sokak ve sahne deneyimi bütünüyle sivil bir mücadele sonucu elde edilmemiştir, sadece sıkıştıklarında karşı çıktıkları emperyalist ülkelere sığınmaları bile nasıl bir tezgahın içinde yer aldıklarının göstergesidir.

Erdoğan da Devlet Bahçeli de her şeyiyle bizlerin istediği bir kıvamda siyasetçi olamayabilirler, gördüğümüz ve inandığımız bir gerçek var ki, mevcut siyasi hareketlerin liderleri içinde Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini kuşanan ve devlet olma kararlılığı gösteren siyasi partilerin başında bu insanlar vardır.

Solun aktivist geleneğe sahip olması azınlıkta oldukları halde seslerini yükselten çoğunluğun sesini bastıran bir hırs ve çabayı canlı tutmaktadır. Sağ kesim algılarla değil daha çok gerçeklikle hareket ettiği için algı operasyonlarına karşı refleks göstermeyi dahi kendine yedirememekte, ahlakî bir zaaf olarak görmektedir.

Sosyal medyanın hayatımızı etkilediği, etkilemese bile sinir uçlarımıza dokunduğu bir süreci yaşıyoruz. Sosyal medya savaşlarında kendimize bir cephe oluşturalım anlamı çıkarılmamalıdır, solcu kesim kendi hesapları altındaki paylaşımlara ne yazılırsa yazılsın bir mide genişliği gösterebilirken, bizler ahlaksız ve cevap verilmeye tenezzül dahi etmeyeceğimiz saçma sapan yorumları silen ya da engelleyen bir duruş gösteriyoruz. Doğru da yapıyoruz, doğru yapmadığımız bir şey var ama siyasi gündemin kafa karıştıran algılarına cevap veren insanların yazılarını paylaşmaktan bile geri duruyoruz.

CHPlisi, HDPlisi, İYİ Partilisi ve Saadet Partilisi sosyal medyada da ittifak içinde hareket edebiliyor, birbirlerini tanımasalar da birbirlerini tamamlayan söylev ve yorumları paylaşmakta adeta yarışıyorlar.

Erdoğan ve Bahçeli’yi sevmesek dahi, hazzetmesek dahi ülkemizin geleceğini koruma altına almak hepimizin sorumluluğudur.

Elimizdeki parayı değerlendirmek ve yatırıma dönüştürmek için alınan malın değerini hesap ediyor, kimden aldığımıza bakmıyorsak, kimlerin ülkemizin istiklalini kendine dert edindiğine de aynı şekilde bakmalıyız, ülke zayıf düştüğünde kazanımlarımız da elden çıkacaktır!   

AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi İl ve İlçe Teşkilatlarının kendi seçmenine seçim sürecinden daha çok yakın durması gerekiyor. AK Parti küskünleri, MHP yuvadan kaçanları kendi teşkilatlarıyla yeniden aidiyet kazanacak duruma getirmelidir.

Bizim siyasi hareketlerin başındaki insanları değil milleti aydınlatmamız gerekiyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar