1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. Evet, kenevirin reklam yüzü Dilipak bahsettiğim!
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Evet, kenevirin reklam yüzü Dilipak bahsettiğim!

A+A-

Muhafazakâr kesimin kendi üzerlerindeki "Yasaklar kaldırılsın" talepleri bitti. Şimdi ahlaki bulmadıkları yasaların, sözleşmelerin kaldırılması talepleri başladı.

Allah göstermesin, ömrü uzun olsun, Erdoğan hakkın rahmetine kavuştuğunda bu cesur insanlar yine hakkı bu kadar sosyal medya üzerinde dolaştırabilecek mi?

Siyasetle gelen haklar siyasetle gider. Hangi dönem olursa olsun haklarını koruyacak, haklarının önünde duracak, hakların yaşaması için canından vazgeçecek kaç insan çıkar içimizde?

Hayalini dahi kuramadığı makamlara, payelere kavuşan insanların doyumsuzluğu bizleri kahrediyor.

Akademide, eğitimde, ticarette, tarımda, ihracatta bulunduğu yerin birazcık olsun vefasını, takdirini taşır insan!

Siyaset kişisel başarıları zaman zaman görür, siyasetin kucak açacağı yerler ekipler, topluluklar ve belli bir sayıya ulaşmış yapılardır. Daha kendisi gibi düşünen insanlarla biraraya gelemeyen insanların siyasete yüklediği liyakat beklentisi hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.

Biz yıllar önce başörtülü olduğu için öğretmenlik görevine son verilen eşimle birlikte, "Kızımız acaba üniversite çağına geldiğinde başörtülü olarak okulunu okuyabilecek mi" sorusunun cevabını bulamıyorduk.

Kızım başörtüsüyle okulunu okudu. Eşim başörtülü bir öğretmen oldu. Görevine son verildiği tarihle yasağın kalktığı tarih arasındaki sigorta pirimleri devlet tarafından karşılandı, görevden atıldığı yılların puanları da eklendi.

Yaşanan travmanın maalesef bir telafisi yok.

Erdoğan'ın birçok yanlışını, hatasını eleştiriyoruz. Erdoğan horlanan, dışlanan, cezalandırılan, nerdeyse bir ekmeğe muhtaç edilen insanların boynunu kaldırmıştır, onlara saygı duyulmasını sağlamıştır.

Biz Erdogan'ı değerlerimizi ayağa kaldıran siyasi bir lider olduğu için seviyoruz. Müslümanların bütün değerleri makamlarına oturtulmuştur, makam kavgasına girmek kadar alçaltıcı bir şey olamaz.

Eskiden minber müslümanları vardı, bir süre sonra minder müslümanları oldular, şimdilerde de sosyal medyanın cazibesine kendilerini kaptırdılar, millete akıl veriyorlar.

Bütün millet kendilerine benzese hiçbir şey değişmez. Bir kez de kendileri inse sokaklara, kendileri bir eylem çağrısı yapsa da görsek meydanlarda. Bunlar yıllarca armut piş, ağzıma düş diyen taam takımıdır.

Ayasofya için onlarca yazı yazarlar mesela, olmadı orayı medreseye dönüştürme hayalleri kurarlar ama açılışına bile katılacak zahmete girmezler, keyflerinden ödün vermezler.

Akıldanelik bu milletin hacısında hocasında da var, çaycısında amelesinde de var. Lafa, "Ben Cumhurbaşkanı olsaydım" diye başlayan haddini bilmez bir sürü topluluğu başını darı ambarından çıkaramaz. Lafta en tepeye oturanlar, eylemde en geride dahi bulunmak istemiyor.

Herkes kendi bulunduğu, yöneticisi olduğu yere bir zahmet dönüp baksın. En başta kendi liyakat sahibi mi, birlikte oldukları ehliyet sahibi insanlar mı?

Daha vakıflarının, derneklerinin liyakatini sağlayamayan, yıllarca bulundukları yerden kıpırdayamayan insanlar, kendi yerlerindeki değişimlere müsaade edebilmiş değil, değişenler de kontrolü ellerinden bırakmıyor.

Yazar takımı daha da lafebesi. Müslümanlığı kimseye bırakmayan bir adam, kaç kez devlete vergi vermemek için isim değiştiren, çalışanlarının sigorta pirimlerini yatırmayan, matbaasında terör örgütlerinin gazete ve dergilerini basan bir gazetede köşe yazarlığı yapıyor, utanmadan haktan hukuktan bahsediyor. Sen önce bulunduğun yeri temizle diyecek oluyoruz, sonra her yıl bir şeylerin pazarlamacılığını yaptığı düşüyor aklımıza.

Bu adam 17 Aralık sonrası FETÖ'nün kurduğu partinin istişare toplantısına da katılmış. Amerika'nın beslediği Fethullah'ın eniklerine, "AKP bir Amerikan projesidir" demiş. Amerika'nın köpeklerine Amerika salatası ikram edecek kadar da boyu uzun aklı kısa bir adam.

17 Aralık sonrası FETÖ’nün kurdurduğu Merkez Partisi’nin istişare toplantısına katıldığını Ali Bulaç da, Merkez Partisi’nin Genel Başkanı Abdurrahim Karslı da söylüyor. Ecevit Hükümeti döneminde bakanlık yapan Aydın Tümen de doğrulamıştı.

1991 yılında eski CIA Direktörü Graham Fuller’in kendisine siyasi liderlik teklifinde bulunduğunu, parti kurması için kendisiyle görüştüğünü” söylemekle yetinmiyor, FETÖ'nün verdiği plaketi de "İlk plaketli FETÖcü benim" diye sulandırmaktan geri kalmıyor.

Bu ülkenin savcıları da kendi ifadesi üzerinden bir çağrıda bulunup, "Şu işi bir de bize anlat" demedi.

Abdullah Gül’ün 55 milletvekiliyle parti kurma hazırlığında olduğunu da yazmıştı.

AK Parti'nin bölünme hevesliliği tutmadı.

Komplo teorileri üreten ve maalesef yazıları AK Parti tabanı tarafından paylaşılan bir adam.

Evet, kenevirin reklam yüzü Dilipak bahsettiğim!

Önceki ve Sonraki Yazılar