1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. Gül'ün rüyası büyüktür, Davutoğlu küçük hesapların adamı olmamalıdır!
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Gül'ün rüyası büyüktür, Davutoğlu küçük hesapların adamı olmamalıdır!

A+A-

Türkiye siyasetinde okumalarımdan ve yaşadığım süre içinde çıkardığım bir gerçek var; Türkiye’de siyaset yapılmaz, yaptırılır.

Türkiye’de siyaset yapmak isteyen insanlar mutlaka olmuştur, onların da ne gücü ne de takatleri yetmiştir, daha doğrusu siyaset yapmayı göze alabilecek gözü kara insan olduysa bile yanında gözü kara insan bulmakta zorlanmıştır.

Siyaset insanla yapılır, en önemli ayağı da sermayedir, parasız siyaset yapmak mümkün değildir, teşkilatları kuracak paralı insanlara ihtiyaç vardır, paralı insanlar da kaz’ı görmeden tavuklarını feda etmez.

Yeni parti kurma çalışmalarının öne çıkan isimleri sermaye sorunu çekmeyen insanlar; bazılarının enerji alanından oğlu üzerinden kazandığı çok yüklü bir sermayesi var, bazılarının da eş-dost sermayesi var. Parti kurmaya niyetlendiklerinde teşkilat kurmakta zorlanmayacaktır, her ilde de parti masraflarını karşılayacak insanlar çıkacaktır.

Hesabın en küçüğünden başlayalım. Türkiye’de ittifak yasasıyla birlikte baraj sorunu kalmamıştır, sıfır barajla meclise girmenin yolu açılmıştır. Yeni kurulacak parti/partiler CHP ile bile ittifak ettiklerinde meclise milletvekili taşıyabileceklerdir.

Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu parlamenter sistemi benimseyen, Cumhurbaşkanlığı yönetim modelini benimsemeyen siyasetçilerdir. Birinin gönlünde Cumhurbaşkanlığı, diğerinin gönlünde de Başbakanlık vardır. Her ikisine de yer olduğu için farklı partilerde yer alsalar da birlikte hareket edebilecek insanlardır.

Sistem değişse bile AK Parti’nin varlığına rağmen Davutoğlu’nun Başbakan olma şansı hiç yoktur, CHP ve diğer partilerin kanatları altında ancak meclise girebilir.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili, “Geniş bir mutabakat söz konusu olursa üstüme düşeni yapmaktan kaçınmayacağımı söylemişimdir. Böyle geniş bir arzunun olmadığı gözükmüştür. Adaylığımla ilgili bir süreç artık söz konusu değildir” kararlılığı AK Parti içinde siyaset yapmasını sonlandırmıştır.

Erdoğan’ın karşısında CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin adayı olma arzusu, aynı zamanda HDP’nin ittifak içinde yer almasa da ikinci turda oyların kendisine geleceği bilgisi hevesini kursağında bırakmıştır, yine de bu çıkışıyla bir sonraki seçim sürecine kendini hazırlayacağı sinyalini vermiştir.

%52.5 oyla Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’a karşı Abdullah Gül ismi üzerinde geniş mutabakatın içinde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi anlaşabilirse, AK Parti’den oy getireceğine inanılan Davutoğlu’nun kuracağı partiyle Ali Babacan’ın kuracağı parti de bu ittifakın içinde yer alırsa, Abdullah Gül’ün Erdoğan karşısında tek alternatif olması sağlanmış olur.

Abdullah Gül’ün hesabı birilerinin üzerine binerek Cumhurbaşkanı olmaktır, kendi gayretiyle kuracağı ya da kurduracağı partiyle iktidar olmak değildir, tam da bu hesap içinde esas düşünmesi gereken Ahmet Hoca’dır.

Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan etrafında siyaset yapacak insanların bir kısmı kendini meclise taşıyabilir, AK Parti’yi iktidardan edecek kadar oy da alabilirler ama iktidar çoğunluğunu belirleyen CHP karşısında hiçbir şey yapamayacakları gibi alınlarına kendi elleriyle vurdukları lekeden de kurtulamazlar.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın karşısında bütün siyasi partiler birlikte hareket ettiği halde 2014’te %52 oy almıştır, Erdoğan doğru hamlelerle AK Parti’den ayrılanların kuracağı partiler de karşısında yer alsa bu oyu koruduğu gibi daha fazla da oy alabilir.

Türkiye’de kimse kimseye siyaset yapmayacaksın diyemez, kimsenin sözüyle de insanlar siyaset yapmaktan uzaklaşacak değildir. Erdoğan’ın Gül ve Davutoğlu’nu AK Parti’den uzaklaştırması nezaketsiz bir şekilde olmuştur. Davutoğlu’nu Başbakan yaptığı dönemde kongre tarihini öne çekmiş, Gül’ün aday olmasını engellemiştir, Davutoğlu’nu uzaklaştırma girişiminde bulunduğu dönemde de MKYK Üyelerinin imzalarıyla yetkilerini sınırlandırmış, istifa etmeye zorlamıştır.

Gül’ün de Davutoğlu’nun da hataları olmuştur, daha önce konuşabilen, istişare eden insanların biri Cumhurbaşkanlığı makamında makam yetkisinin kendisine tanıdığı belirleyicilik, diğeri de başbakanlık makamının kendine tanıdığı belirleyicilik yetkilerini kullanmak istemiş, kendilerinin bostan korkuluğu olmadıklarını göstermek istemişlerdir. Her ikisini de bulundukları makama taşıyan Erdoğan, Alev Alatlı’nın geliştirdiği denklemin içine oturtmuş, “Haklarınız yasaldır ama helal değildir” demiştir, o da esas gücün kendisinde olduğunu göstermiştir, hem de yasal ve kılıfına uydurarak!

Çözüm elbette üretilebilirdi, üretilmeliydi. İnsanların izzet-i nefis taşıdığı gerçeği unutulduğunda ya da yok sayıldıklarında hazmedemeyecektir, hele ki devletin en üst makamlarına getirilen, oraların tadına varan insanları bir anda sıradan insan duruma dönüştürdüğünüzde o travmanın nerelere kadar etkisi olabileceğini tahmin edemezsiniz. Yaşanan/yaşatılan travma sadece kendileriyle sınırlı da değildir, eşler, çocuklar, danışmanlar, bürokratlar hep o düşüşten beslenmek zorundadır, biri sakinleştirecek olsa, diğeri sinir uçlarına dokunacaktır.

İşi olan insan işiyle ilgilenir, birbirini kendine iş edinen insanlar, kendileri üzerinden iş çıkarmaya inanan insanlar sabah-akşam geçmişi anacaktır, rüyalarında da aynı şeylerle uğraşacaklardır.

Abdullah Gül’ün rüyası büyüktür, 2018’deki teklifin yapılması da garanti değildir, Ahmet Davutoğlu’nun rüyadan çok sorumluluğu vardır, kendisini ya da belli sayıda birilerini meclise taşıyacak kadar küçük hesabın adamı olmamalıdır, bir an evvel parti kurmayacağını açıklamalıdır.

Şahsım olarak Ahmet Davutoğlu’nu ne kadar eleştirirsem eleştireyim karşımızda yer almasını istemediğim gibi, karşımıza almak da istemiyorum. Hoca benim dünyamda yerini zedelese de korumaktadır, aynı şekilde eleştirilerimizi Erdoğan için de yapıyoruz, Ahmet Hoca’nın yeri AK Parti’dir, şu anda kendisine bir kapı aralanmasa da beklemeyi bilmelidir, yeter ki duruşunun sağlam olduğunu göstersin, pelikancıların gagalarını da kırmayı biliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar