1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. İstanbul Sözleşmesi yırtılır atılır ya Allah'la yaptığınız sözleşme ne olacak?
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

İstanbul Sözleşmesi yırtılır atılır ya Allah'la yaptığınız sözleşme ne olacak?

A+A-

Memuriyet hayatımın ilk gününden itibaren yazdığım yazılardan dolayı hakkımda onlarca şikayet oldu, Teftiş Kurulu Başkanlığınca cezalandırım.

Yine hakkımda kaç kamu davası açıldığını, kaç lira tazminat cezası kesildiğini gerçekten bilmiyorum.

2005 Yılından buyana da maaşımın dörte biri kesildi.

Paraya çevrilen hapis cezalarını ödedim. Hakkımda verilmiş hapis cezaları var, yargıtayda karara bağlanmayı bekliyor.

Evime gelen hacizlerde duvar saatine kadar götürülen kin ve hınçlar yaşadım.

Hepsi de inancımın bana yüklediği kamu malını koruma ve FETÖcülerle mücadele davasıydı.

Milletvekilleri de, belediye başkanları da, birlik başkanları da, rektör eskileri de davalar açtı.

Gelelim bam teli vuruşuna!

Emekli olduktan sonra yine etliye sütlüye karışmayan, hırsızsın haydutun artığı olan etliden sütlüden beslenen, vakıf ve derneklerine yapılan üç kuruşluk yardım karşılığı onları azizleştiren tiplerin İstanbul Sözleşmesi üzerinden yaptıkları çığırtkanlıklardan iğreniyorum.

Gelecek nesli cinsel tercih sapkınlığından koruma azmi taşıyan bu güruh, kendilerinin dibine kadar battığı milletin alın terinden besleme alışkanlıklarını, kazançlarının hangi yolla elde edildiğini çok iyi bildikleri zimmetçileri basköşeye oturtma yakaladıklarını nasıl terkedecek?

Şahsiyetleri yiv kapmış insanların görünmeyen sözleşmelerini kim yırtıp atacak?

Eti, budu, dişi olacak uğraştığın meselenin, üzerine gittiğinde bir yerlerinin ısırılacağını bileceksin.

İstanbul Sözleşmesi daha dünkü mesele, bu insanlar bırakın gelecek nesli, kendi çocuklarını bile kendilerine benzetemedi.

Suçu sözleşmede arayanlar, Allah'la aralarında yaptıkları hangi sözleşmeleri terkettiklerine bakmalıdır!

İstanbul Sözleşmesinin malum maddelerine hassasiyeti olan insanlar gibi hilâfsız ben de karşıyım, bütün bu ahlaksızlıkların temelinde terazinin bozulduğunu bilerek!

***

“Mış” gibi yapmak!

Hayatımızı iyi bir eş, iyi bir iş, çocuklarımızın da iyi bir işi ve eşi olmasına kadar düşürdük.

Ahiretimizle gelecek endişemiz yer değiştirdi.

Dünyasını güzelleştirmekten, ev, araba, mal-mülk, makam ve paradan başka hiçbir gerçeğimiz kalmadı.

Dünyanın öbür ucuna ulaşan ufak-defek yardımlarımız birçok insana can suyu oluyor, biz kendimize yardım etmeyi bıraktık, ab-ı hayat olan imanımızı zayıflattık.

"İyilik ölmemiş" dedirten yardımlarımız kadar, kendimizi sürekli diri tutacak akidemiz, görüldüğümüzde bizleri abideleştirmiyor.

İslam özel mülke karşı değildir, İslam kazançlarımızı zekâtla, infakla paylaşmamızı emreder.

Sanki kendi yaşadığımız ülkede iktisadî bir eşitlik varmış gibi, mal biriktirmenin ne peygamberlerin hayatında ne arkadaşlarının hayatında bir karşılığı var.

Birçoğumuz istediğinde bunların birçoğuna sahip olabilir, en azından bir muhacir, bir ensar ahlakının da birkaç kişi temsilcisi olabilmelidir.

Kefenin cebi lafta yok bizde, firavunlardan daha rahat bir hayat yaşıyoruz.

Bir fakiri giydirmek, doyurmak az bir şey değil, bir yoksulu hayatımıza ortak edemediğimiz, ihtiyaç sahibi bir insanla babanın çocuklarına mirasını paylaştırdığı gibi varlığımızı paylaşamadığımız sürece Allah'ı da insanları da mutlu edemeyeceğiz.

"Mış" gibi yapmak ve yaşamak kendimizi de insanlığı da kurtarmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar