Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

KIZILAY

A+A-

Günlerdir Kızılay’ın Ahbap’a çadır satışı tartışılıyor.

Çok büyük bir deprem oldu ve milyonlarca insan etkilendi.

Böyle bir durumda Kızılay’ın elindeki çadırları kendinin kullanması, hatta başka çadır fabrikalarından çadır alması, gerekli gördüğünde devletin ilgili kurumlarını devreye sokarak, ücretini ödemek kaydıyla üretilmiş çadırlara el koyması bile gerekir.

Kızılay’ın iştirakleri sıralanarak bir mantık da geliştirilemez, denklem de kurulamaz.

Sonuç itibariyle şartlı bir satış gerçekleşmiş, Ahbap’ın aldığı çadırlar AFAD’ın belirlediği yerlere kurulmuştur, Ahbap’ın elindeki çadırlar Kızılay’ın elinde de kalmış olsaydı aynı yerlere kurulacaktı.

Çadırların ulaştırılmasında, kurulmasında her hangi bir sayı kaybı yaşanmamıştır.

Kızılay yöneticileri usul yanlışlığının hesabını vermeli, başta başkan Kerem Kınık ve konudan haberdar olan yöneticiler istifa etmelidir. Bunca acının üzerine beceriksizliklerini tartıştıracak duruma gelmeleri gerekçe olarak yeter. Kınık’ın “Kendine sorulmadan satışın yapıldığını” söylemesi yönetim zafiyetini ortaya seriyor zaten, bahanesi dahi utanılacak bir durumdur.

Ahbap Başkanı Haluk Levent, devletin gösterdiği yerlere çadırların kurulduğunu, devlet yetkililerinin belirlediği şekilde Ahbap’ın hareket ettiğini, devletin bütün kurumlarıyla birlikte deprem bölgesinde olduğunu söylüyor, muhalif kanat Levent’e rağmen O’nun üzerinden hükümete saldırıya geçiyor. Söylenecek de bir şey yok bu durumda, meşhur bir laf vardır, “Eşek b.k koklamaktan vazgeçmez!

Kızılay, AK Parti hükümetiyle birlikte milletimizin gönlünde, aklında meşrulaşmış bir kurum olmuştur, daha önce kurban derilerini bile kaçıran halkımız, bugün derisini de, parasını da en güvenilir yardım kuruluşu olarak Kızılay’a vermektedir. Kızılay, milletimizin gözünde bir devlet kurumudur, bu güveni, sevgiyi, aidiyet bağını yıpratmaya kimsenin hakkı olamaz.

Kızılay’ın başkanları yardım kuruluşlarının geleneğinden gelen kişiler olmalıdır ki, neyin nereye nasıl ulaştırılacağı hususunda bir hafızaya sahip olsun. Gününü havuzlarda, saunalarda geçiren kişilerin yönetici olması, duyarlılık eşiğine bile yaklaştırmaz insanı.

Konya Kızılay’ın elinde merkezde de, ilçelerde de onlarca bina var, dönümlerce arsa var, depremzedeler için buraların ne kadarı kullanılmıştır mesela?

Çok hızlı bir şekilde bütün illerimizin valileri; Kızılay başkanlarını, il müftülerini, meslek odası başkanlarını, iş insanı derneklerini, yardım kuruluşlarının başkanlarını toplantıya çağırmalıdır. Ramazan ayının gelmiş olması da bir rahmettir, duygusallıklarımızı ilk günler, ilk haftalar kadar korumamamızın devamlılığını sağlayacaktır. Bu toplantılar sürekli yapılmalıdır; ne kadar konteyner, ne kadar prefabrik ev, ne kadar gerekli malzeme alınması gerektiği hesaplanmalı, ilgili kurumlara ve kişilere paylaştırılmalıdır.

Konya büyük bir mahalle kurabilecek güçtedir, hangi deprem iline yapılması gerekiyorsa arsasından evine, okulundan iş merkezine her şeyin hesabı yapılmalıdır.

Herkes fay hattını konuşuyor, bırakalım ilgilileri konuşsun; herkes imar hatalarını konuşuyor, bırakalım ilgilileri konuşsun; herkes müteahhit, yapı denetim ve belediyeleri konuşuyor, bırakalım ilgilileri konuşsun; bunların hepsine kamuoyu desteği verebiliriz, değiştirmeye, dönüştürmeye şu anda gücümüz yetmez, güç yetireceğimiz tek şey var; gücümüz nispetinde, gücümüzü de zorlayarak yardım etmektir. Yapabileceğimiz işlerle ilgilenmenin, koşturmanın zamanı gelmiştir!

Önceki ve Sonraki Yazılar