Sayın Cumhurbaşkanım, Arınç’ı, soyunu sopunu uzak tut bizden!
Bülent Arınç, Elips TV Youtube kanalında gazeteci Ömer Şahin’e konuştu.
Hizbullah üzerinden Hüdapar’a vurdu, başörtülü polisler üzerinden FETÖcü kadınlara zulmeden devlet sorgulaması yaptı. Ekonomik kriz üzerinden de beceriksiz bir hükümet tanımlaması yapmaktan geri kalmadı. Açıkça değil, inceden inceye, bel altı vuruşlarla, kendi kalesine gol atan oyuncu olduğu halde yerini koruyacağına inanarak… özgül ağırlığı var nasıl olsa.
Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde Erdoğan’ı yok sayan, FETÖcüler için cübbe giyeceğini söyleyen, FETÖ’nün darbe girişimi sonrası, kendini “Ahmak” ilan eden ama milleti ahmak yerine koyarak her bulunduğu ortamda fitneyi körükleyen diliyle, zehir saçmaktan vaz geçmeyen bir adam var karşımızda.
Zamanı kollamak yok, liste hazırlığı öncesi susmak yok, alenen, “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyelim” stratejisine bile minnet etmeden, AK Parti’nin ittifak ortağına bindiriyor, terörist kadınlara başörtülü polislerin zulmettiğini söylüyor, etin kilosunu 500 liraya çıkarıyor.
Pervin Buldan’ın yerinde olsaymış o da dağa çıkarmış, Selahattin Demirtaş’ın kitabının reklam yüzlerinden biri oluyor, hararetle tavsiye ediyor. Empati kuruyormuş imtiyaz düşkünü beyimiz, aynı empatiyi polise, askere, öğretmene ya da her hangi bir devlet görevlisine kurşun sıkmayan Hüdapar için kurmuyor. Doğu’da Müslümanca yaşamanın empatisi olmaz bunlarda, teröre bulaşmadan Kürt kalabilmenin empatisi hiç olmaz! FETÖ’ye, PKK’ya karşı empati de olur sahiplenme de!
Diğerleri de yalan, Meclis Başkanlığı sonrası bile kendine makam odası tahsis ettirdi adam! Ne dağı, ne ovası, bunlar devlet içinde edindikleri yuvalarda fitne üretir ancak hem de devletin temsili giderlerini karşılayan ayrıcalıklar içinde!
Sayın Cumhurbaşkanım!
Bülünt Arınç’ı da, soyundan sopundan birini de milletvekili listesinde görmek istemiyoruz.
Oğlunu İstanbul’dan milletvekili yaptınız, şimdi de Manisa’dan milletvekili yapacağınız konuşuluyor.
Bunu yapmayın!
Gün geçtikçe size olan inancımız kırılıyor, inancımız gereği destek vermek zorunda kalıyoruz.