1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. Vicdanın kıyamı devletten önce başlar!
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Vicdanın kıyamı devletten önce başlar!

A+A-

 

Dünyanın sesi çıkmıyordu. Kanla yoğrulmuş topraklardan yükselen çığlık, medeniyetin kulak zarına değil, kalın duvarlarına çarpıp sessizliğe gömülüyordu. Fakat Gazze halkı… Evet, Gazze halkı dünyayı yerinden oynattı. Mazlum, mağrurun zihnine sarsıcı bir soru bıraktı: “Senin yerin neresi?”

 

Başta Mehmet Görmez olmak üzere, bazı sivil toplum önderlerinin Müslüman ülke liderlerine yaptığı çağrılar, içerdiği ahlâkî ağırlık ve ümmet bilinci açısından kıymetlidir. Ancak ne yazık ki, artık çağrı zamanı geçmiş, fiilî kıyam vaktine çoktan girilmiştir. Kuru gürültüyle değil, adım adım imanla yükselen bir eylem sorumluluğu üzerimize düşmüştür.

 

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, bu davaya olan samimi ilgisini inkâr edecek vicdansızlar mutlaka olacaktır; fakat ben kendi kalbimle şahitlik ediyorum ki, en azından kendi duyarlılığım kadar, hatta daha fazla bir yükün altına elini koyduğunu görüyorum. Ne var ki mesele sadece bir kişinin omzuna bırakılacak kadar küçük değildir. Bu, bir milletin, hatta bir ümmetin vicdan sınavıdır.

 

O hâlde yapılması gereken, sadece İsrail’i protesto etmek değildir. Elbette bu zulmün en büyük mimarları İsrail ve arkasında duran Amerika’dır. Fakat asıl hedef, devletin resmî aklını harekete geçirecek bir kıyam ve kararlılıktır. Sloganla değil, sorumlulukla; gazla değil, gayretle; gösteriyle değil, göğüslenmiş bir eylemle…

 

Ve burada durup kendimize bakmamız gerekiyor. Sahi, biz Filistin için ne yaptık? Ne kadar dua ettik, ne kadar malımızla, zamanımızla, yüreğimizle seferber olduk? Komşumuz açken tok yatmamayı ilke edinmiş bir dinin mensubu olarak, Gazze açken rahat oturmayı nasıl içimize sindirdik?

 

Bir cami avlusunda konuşmakla değil, soframıza Filistinli bir yetimi misafir etmekle başlamalıydı bu kıyam. Ama ne yaptık? Sosyal medyada birkaç paylaşım, belki bir yardım kampanyasına yollanan üç beş kuruş… Sonra da döndük, “Devlet bir şey yapsın!” dedik. Oysa devletin taşıdığı yük, bizim yüreğimizin boşluğuyla orantılıdır. Biz kendi evimizde kıbleye dönmeden, kıbleye sarılacak bir devlet bekledik.

 

Filistin meselesi yıllarca bazı sivil toplum örgütlerinin himayesinde kaldı. Lakin bu himaye, zamanla bir tekelleşmeye dönüştü. O kadar ki, başka bir yapı Filistin’den söz etmeye kalksa, hemen sorgulanır oldu. Hangi platform bu konuyu siyasi farklılıkların ötesine taşıyacak bir diyalog geliştirdi? Hangi dernek, Filistin’i sadece kendi vitrini olmaktan çıkarıp tüm topluma mal etti?

 

Kusura bakmayalım ama daha biz hazır değiliz. Ne fikrimiz berrak, ne dilimiz cesur, ne de kalbimiz yanık. Sonra da kalkıp emaneti, yükü, mesuliyeti devlete yıkıyoruz. Sanki devlet, bizden başka bir şeymiş gibi… Devlet bizim vicdanımızdır, bizim ahlâkımızdır, bizim kıyamımızdır. 85 milyonun içinden yükselecek bir çığlık, 850 milyonluk bir sükûtu da boğabilir. Ama biz hâlâ susuyorsak, taş atan çocuğun cesareti kadar bile yüreğimiz yoksa, biz neyi kimden bekliyoruz?

 

Mehmet Görmez’in Ebu Ubeyde’nin yaptığı haklı sitemden dolayı yaptığı çağrıyı paylaşıyorsunuz da, çözüm beklediğiniz Erdoğan’ın İsrail ve emperyalizme karşı yaptığı konuşmaları paylaşmıyorsunuz ama. İş yaptırtacağınız adamı sözüne mahkum etme, sözleri üzerinden harekete geçirme sözlü eylem bilinci bile gelişmiş değil. 

 

Sözü olanlar eylem çağrısı yapsın, 15 Temmuz’da olduğu gibi terketmeyelim meydanları, kadın, çocuk, yaşlı, genç, bütün aile bir ay da değil üç gün şehirlerin meydanlarında toplanalım, siyasiler konuşsun, bu kez bütün siyasi partilerin milletvekillerine ulaşılsın, Hocaefendiler konuşsun, sivil toplum örgütlerimizin başkanları konuşsun, kanaat önderleri konuşsun, önce onlar insin meydanlara, düşsünler önlerimize, o zaman iktidar da muhalefet de sesimize ses verir. Ve ben biliyorum ki, bu konjonktürel isyan da birkaç gün sonra kendi mahfillerimizde iktidar eleştirilerini sessizce büyüten bir kırılmayı derinleştirecek, bu kez “Hadi harekete geçin” diyeceğimiz adam da kalmayacak. Biz Filistin’i de, Filistin’e destek verecek güçleri de kendi ellerimizle tüketiyoruz. 

 

AK Parti Konya İl Başkanlığı’nın önünde yapılan eyleme katılanların neredeyse hepsi AK Pati’ye oy vermiş insanlardı, bir avuçtular ama. Vilayet önünde yapılan eylemlerde çocuklar Filistin marşlarına eşlik ediyordu, ne ablaları vardı ne de amcaları! 

 

Sosyal medyadan, whatsapp gruplarından yapılan paylaşım çağrıları, eylem çağrısına dönüşmeli ki, birbirimizin yüzlerini görebilelim!

 

Filistin meselesi, sadece bir coğrafyanın değil, iman eden her kalbin sınavıdır. Kimi bu sınavda ses olur, kimi sessizlik olur. Kimi sorumluluk alır, kimi suçu başkasına yükler. Biz artık sorumluluğu konuşmalıyız. Devletten önce kendi vicdanımızı ayağa kaldırmalıyız.

 

Çünkü kıyam, devletten önce başlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar